29 Mart 2009 Pazar

Faili Meçhul Kıyak

Şimdi biraz heyecan,biraz kıyak,biraz da mutlu ederken mutlu olma zamanı:). O zaman faili meçhul kıyak diyorum ben ve hemen tanıtıyorum.


"Hadi bir oyun oynayalım :)
Adı da “Faili Meçhul Kıyak” olsun. Veya “FMK Hareketi!”
Ufak şeylerle insanları mutlu ederek mutlu olmak… Hem de anonim biri olarak!
Tanımadığımız birilerine ufak bir iyilik yapıyoruz ve o kişi bunu kimin yaptığını bilmiyor. Çıkar düşünmeksizin kıyak yapmak ve o kişinin mutlu olmasını sağlamaktan söz ediyorum.


Bir yıl önce ‘Nefesimi Kesecek Anlar‘da paylaştığım isteklerden biri olan bu fikri daha sık yapmak istediğimi bir arkadaşıma söyleyince; “oo Tunç, sen ‘Amelie‘ ya da ‘İyilik Bul İyilik Yap‘ filmlerini izlemedin mi?” dedi. Ben de oturdum izledim Amelie’yi. Evet fikir aynıydı gerçekten ancak beni yıldırmadı daha önce yapılmış olması.
Bu öylesine bir oyun ki, çok kişi oynamalı deyip sizlerle de paylaşmak istiyorum.




Sonra nette biraz araştırınca bu fikrin farklı uygulamalarına denk gelsem de, benim kafamdakine en yakını bile kendi sitesinin reklamını yapıyordu. Oysa bu, herşeyi ile anonim olunca daha güzel.
Neyse, şimdi oyuna geçelim.
Yaratıcılığa son derece açık. Önce bir kartımız var, ondan bahsedelim.


Basitce tasarlanmış bu kartın sekiz adetini bir A4′e yerleştirdik. Dilerseniz bu A4′ü basıp sekiz tanesini aynı anda elde etmek mümkün. [Standart yazıcılar keşke lamine baskı da yapabilse!]
Baskı alabileceğiniz A4 boyutundaki dosyanın Word ve pdf formatları bu linklerde. Resim (.jpeg) olarak ise bu linkte bulabilirsiniz. (Yukarıdaki üç linkten birine sağ tıklayıp “save link as” veya “hedefi farklı kaydet” yaparak bilgisayara almak mümkün.)
Kart oyunun bulaşıcılığı ve devamı için gerekli. [Bir de "aa bak birisi burada ne unutmuş" denmemesi için!] Kime, ne zaman, hangi şartlarda bir kıyak yapacağımız da zaten belli olmaz. O yüzden bunları kesip cüzdanda taşıyoruz :)
Şimdi ilk etapta aklıma gelen birkaç fikir:
-Köprü gişesinde arkadaki arabanın parasını vermek ve hızla uzaklaşmak. Gişe görevlisinden kartı arkadaki arabanın şöförüne vermesini rica ediyoruz.

-Yaz sıcağında kalabalık bir belediye otobüsünün içinde buz gibi bir kasa kolayı unutmak (kartlar kolalara iliştirilmiş.)

-Uzun yıllar bakımsız kalan bir mezarı temizlemek ve çiçek dikmek. Kartı mezara bırakıyoruz. Oradan geçen birilerinin belki dikkatini çeker.

-Karta ataçlanmış 10 TL’lik bir banknotu yolda düşürmek.

-Birinin posta kutusuna gelen elektrik veya su faturasını alıp, ödemek. Sonrasında faturayı makbuz ve kartla beraber posta kutusuna geri koymak.

-Haftalardır pis kalmış bir arabayı gece yıkamak ve sonrasında kartı sileceğe iliştirmek.

-Vapur iskelesinde veya metroda turnikelerden birinin üstüne karta ataçlanmış bir jeton bırakmak.

-Sipariş verdiğimiz (bir alana ikincisi bedava) pizzayı komşumuzun zilini çalarak kapısına bırakıp kaçmak (kart pizza kutusunun içinde.)

-Apartmanda kapı önlerine konan çöp torbalarını kapıcıdan önce toplamak ve kartı kapıcının oturduğu evin kapısının altından içeri atmak.

-Görme engelli bir kişiye, yolda ona etrafındakileri anlatarak yardımcı olmak. [Bunu Amelie filminde gördüm!] Kartı o kişinin cebine atıyoruz. Belki bir yakını bulup okur sonradan ona.

-Desteğe muhtaç (lösemili çocuklar gibi) bir derneğin kapısına sabaha karşı içi oyuncak dolu bir sandık bırakmak (kart sandığın içinde.)

-Otomat, ankösörlü telefon veya atari salonlarındaki oyunlara karta ataçlanmış bir jeton bırakmak.

-Bakımsız bir bahçeyi tertemiz yapıp ortasına iki çiçek dikmek ve kartı sonradan çiçeğe bağlamak.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün tabii ki. Siz de aklınıza gelenleri burada paylaşırsanız mutlu olurum.
Ben ilk kartları kesip cüzdanıma koydum. Gördükçe hatırlamak adına bile faydası olacak.
Ne kadar heyecanlanırım, sadece üç kişi bile bu oyunu oynadığını buraya yazsa. Yoksa ‘Bedava Kucak‘ olayına benzer bir beklentimiz yok tabii ki.
Veya pardon, neden olmasın ki… Hadi abartalım; bu kartlardan birinin yarın dönüp dolaşıp (ve hala sağlam kalıp :) bize ulaştığını düşünsenize…
Kelimelerin yetersiz kaldığı… hatta nefesimizin kesildiği an olmaz mı o an?"

Alıntıdır: http://www.fikiratolyesi.com/2009/02/27/faili-mechul-kiyak/

26 Mart 2009 Perşembe

Tshirt tasarımlarımmm

İstanbul yazılı tshirtlerle açılışı yaptım ama beynimi vıdıklayan,beni aniden 'ahanda bişi daha buldum' dedirten tasarımlarla, kimi zaman Marilyn Monroe hanimefendi ile, kimi zaman rock asiliği ile, kimi zaman vintage esintileri ile, kimi zaman pop art akımı ile (bu 'kimi zaman'lar uzayip gidecek)karşılasabilirsin. E o zaman bu da link http://www.tish-o.com.tr/shops.asp?id=1752752 Mağazamın adı GOSH. Ve diyoruz ki Gosha koş :P(igrenç oldu biliyorum)...

8 Mart 2009 Pazar

Beynimin Sarı Sayfaları...


Böyle eskimeyen sarı sayfaları var beynimin...
Dört ay önce kaldığım sayfadan sonrasını anlamadan okudum.Zaten kitap ayracımda o dört ay önce kaldığım sayfada duruyor. Ben hep o sayfayı okuyorum sayfaları çevirirken bile...

4 Mart 2009 Çarşamba

Majör'den Minör'e

01.03.2009

Geçmişinden kareler seçip gözünün önüne getiren, kalbine yumuşak dokunuşlar yapan, sanki benim için yazılmış dediğin majör'den minör'e melodiler listesi vardır hep yanında...


Bazen 'November Rain' yağmur damlalarınını hissettirir yanaklarında,bazen 'Still loving you'. İşte o an hemen elinden tutar,siler gözyaşlarını 'Don't cry'. Ama asla dinmez yağmursu gözyaşların, seni çocuklar gibi ağlatmaya devam eder 'When the children cry'. Öyle bir an gelirki rüzgarın akımına kapılıp onun yanına gitmek istersin 'Wind of change' eşliğinde ya da tekrar o yaza geri dönmek istersin 'Summertime' ile. Kendini çaresiz ve yalnız hissettiğinde kar beyazı kanatlarının altına alır 'Send me an angel'. Duygularına hep tercüman olmuştur 'Song and emotion'. "Bu nasıl bir aşk?Acaba rüya mı görüyorum?" hissini seninle paylaşır 'Is this love'. Ve bir kez daha inandırır seni aşkın gücüne 'Believe in love'. Asla kaybetmek istemezsin o güçlü aşkın notalarını ve derken 'Love song' fısıldar kulağına melodisini hala burdayım dercesine...