19 Temmuz 2011 Salı

Garsonların ikinci mesleği fotoğrafçılık mı?

Fotoğrafta 'herkes çıksın' hareketinden yola çıkarak fotoğraf makinesi garsona verilir. Günün verdiği keyif ile ağızlar bir karış yana olmak suretiyle, otuz iki dişin görüneceği şekilde yana açılır. Bir klasik olarak kimilerinin gözleri mutlaka baygın çıkmalıdır. Herşey hazırdır ve garson deklanşöre basar. Sonuç olarak üç ihtimal vardır;


1-Kafalar kesilmiştir, burda garson ruh hastası kişiliğini yansıtır kareye,
2-Garson objektifin önüne parmağını koyup, karenin sol tarafına fluluk vermiştir. Gizemli dünyasının etkisidir bu.
3-Tavanın ve avizelerin daha çok göründüğü bir kare ortaya çıkartarak, postmodern bir hava vermek istemiştir.

Jamie Burke






















17 Temmuz 2011 Pazar

Orda burda gezerken duyduğum, söyleyeni ve adını bilmediğim iki şarkı var kulağıma yer etmiş. Bu iki şarkıyı duyduğum anda melodisini ve sözlerini eve gidene kadar hafızamda tutmaya çalışıyorum. Google ve youtube işbirliğiyle bulayım diye. Eve geldiğimde beynimde kalan ne melodinin 'm' si, ne de sözlerin 's'si...Hapşırmak üzereyken hapşırığın kaçması kadar bile bir kıpırtı yok.

14 Temmuz 2011 Perşembe

















Kışın sorun değil ama yazın binaların daha çok üstüme geldiğini hissediyorum. Özellikle Kızılay'daki şekilsiz, sevimsiz binalar daha etkili bu konuda... Halbuki  işe yürürken çimleri biçilmiş ve kokusu buram buram kokan bir bahçeden geçsem, balkonunda fışkırırcasına çiçekleri olan, en fazla dört,beş katlı binalar görsem, içimde olan o bunaltıyı çamaşır suyuyla yıkamış gibi olacağım. Ha bir de gözlerim deniz arıyor tabi bir Ankara'lı olarak.Hadi deniz olmasın, bir nehir aksın bari. Kuruya kaldık!