26 Eylül 2009 Cumartesi

Coca Cola




 8 Mayıs 1886 tarihinde Dr. John S.Pemberton evinin bahçesinde serinletici ve lezzetli bir şurup yaptı. Bu şurup o kadar beğenildiki Dr. John bu şurubu eczanesinde satışa sunmaya başladı. Bardağı 5 cent olarak. Ortağı olan Frank Robinson ise iki C harfinin süper bir uyum olacağını düşünerek günümüze kadar hiç değişmemiş olan Coca Cola amlemini yapmıştır.  Dr. John S.Pemberton öldükten sonra  Coca Cola nın haklarını sadece 2 bin 300 dolara satın alan Asa Candler, ilerde bu kadar büyüyeceğini tahmin bile etmemiştir. 1894 yılında küçük bir yerde şişelenmeye başlayan Coca Cola 1899 yılında yani tam 5 yıl sonra geniş çaplı şişelemeye geçmiştir. 1920 yılında ise tüm Amerikada satışa çıkmış durumdadır. 1950 yılında Time dergisine kapak olan ilk ürün oldu. 1965 yılında ise ülkemizde satışa çıkmıştır.
Bugün ise dünyanın 200 ülkesinde satıştadır.




Ve pin-up kızları ile özdeşleşmiş tutkunu olduğum Coca-Cola reklam afişleri de,günümüzün vazgeçilmezleri arasında.














Cadillac 59


                  Bayılıyorum bu arabaya!!!














ve


  tasarımları




 
 

25 Eylül 2009 Cuma

Diploma

Sonunda diploma almak için öğrenci işlerinde verilen savaştan artık kurtuldum ve bugün Gazi Üniversitesi'nden gazi olarak diplomamı elime alabildim.

Türkiye'de devlet dairelerinde veya üniversitelerin öğrenci işleri gibi yerlerdeki memurların sözlerine tam anlamıyla güvenmemek gerektiğini ve hatta güvenmeme duygusu ile işini sağlama aldığını bugün iyice anlamış bulunmaktayım.Zaten insanları azarlar tarzda konuşmanın dışında, karşısındaki kişiden kesin cevap alabileceği bir soru yöneltmeden ve bir an önce bitirmeye uğraşırcasına işlerini yapmaya çalışıyorlar.İşte eğer ben bugün öğrenci işlerindeki memura güvenip 'işini biliyodur,bir bildiği vardır' düşüncesiyle hareket etseydim,ve evden tekrar okula şüphelendiğim konuyu sormak için gitmeseydim işlerim 20gün  aksayacaktı. Ama yine de nasibimi aldım tabi.Sabahın köründe okul ve ev arasında iki kere mekik dokudum. Ama en son ki durum daha vahimdi. Çok sinirlendiğim için memura dönüp 'sizin yüzünüzden sabahtan beri uğraşıyorum çünki bana doğru dürüst soru sormadınız ve yanlış bilgilendirdiniz' dedim. İşte hafif bir gülümsemeyle gelen cevap şuydu 'ee siz benim lafıma ne güveniyorsunuz ki'...Vahim gerçekten vahim.

23 Eylül 2009 Çarşamba

Bu tam patlamış mısırlık...



Birkaç gündür filmlere daldım. İzleyin derim.
*Cache
*Music within
*Lost in translation
*The sea inside
*Once
*Çingeneler zamanı(izlememiştim ama cidden güzelmiş)


22 Eylül 2009 Salı

Uykudan önce yağmur...



Belli ki yağmur yağmış bu gece...havada toprak kokusu,diriltici bir soğuk ve bulutlar arasından görünen pembe bir gökyüzü...Biraz ürkütücü ama çekici.




                                      ZOROOOOOOOOOO=)

21 Eylül 2009 Pazartesi

Dikkat ettim de...

*Dövme bağımlılık yapıyor.
*Son zamanlarda Rock müziğe yöneliş var.
*Kullandığımız bazı cümlelerden ad,soyad olabilirmiş...Makbule Geçer,Zihni Bulanık,Zeka Testi,Hüsnü Kuruntu gibi.
*Hobi ile nedense en yoğun olduğun zamanlarda uğraşmak istersin.
*İyi giyinmeyi bilmeyen çok insan var.
*İnsan mutlaka denizli bir yerde yaşamalı.
*Kuzey ülkelerde sessiz harf çok kullanılıyor.(Sanırım soğuktan ağızlarını açamıyorlar hava girmesin diye):)
*Şansını insan kendi yaratıyor.
*Her unsurun bir rengi olduğunu hissederdim. Benim için fa notası mor,do ise beyazdır...Hatta bununla ilgili bir kitap ismi veriyim'SİNEZTEZYA'.
*Bence uzaylılar başka gezegenden değil,başka boyuttan geçmişe dönüyorlar.
*Rock'n'Roll kesinlikle insanı yaşlandırmıyor.
*Aradığın bir nesneyi alakasız bir yerden bulursun.
*Araba kullanmak acayip zevkliymiş.
*Türkiye komedi için materyal kaynağı.
*Konuyu anlamayan biriyle asla tartışmamak lazım.Son derece sinir bozucu oluyor.
*Ruh hastalıkları veya ilaç isimleri son zamanlarda bir müzik grubu veya albüm ismi olarak kullanılıyor. (orjinal değil hatta klişeleşmiş bence)
*Yazacağın şeyleri yazmak istediğin zaman unutabiliyorsun şimdi olduğu gibi...Neyse sonra yazarım.Şimdilik bu kadar.   
  

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Bir yaz da böyle geçti

Ankara-Altınoluk yolcusu kalmasın...




saat 11:24 Eskişehir terminal




Çay lütfen...



Geldik...


Sahil,güneş,deniz,salaşlık,bol bol dinlenme derken bir yaz da maalesef böylece bitti:(
Şimdi tekrar 365 günü beklemek var...


Fotoğraflar ben ve arkadaşım Deniz'in ellerinden çıkmıştır:)